Efsaneler diyarı Kapadokya'da, zamanın bir yerinde, Stephanos adında usta bir çanakçı yaşarmış. Stephanos, sadece toprakla değil, aynı zamanda kalbiyle de şekillendirir çömleklerini. En büyük eseri ise, çok sevdiği kızı için özel olarak yaptığı, emek ve gözyaşlarıyla yoğrulmuş bir testiymiş. Kızının uzak diyarlara gelin gitmesine günler kala, Stephanos'un elleri ve kalbi, bu eşsiz testiyi şekillendirmiş. Her bir gözyaşı, testiye baba evinin sıcaklığını, sevgisini ve korumasını katmış.
Kızı, bu değerli testiyi yeni yuvasına götürmüş ve yaptığı yemeklerde kullanmış. Testiden çıkan lezzetler, sadece bir yemeğin tadından çok daha fazlasını barındırırmış; aynı zamanda aile bağlarını, hasreti ve sevgiyi de içinde saklarmış. Bu muhteşem lezzetler, kısa sürede dillere destan olmuş ve nihayetinde dönemin padişahının kulaklarına kadar ulaşmış.
Padişah, bu eşsiz yemekleri tatmak için kızı saraya davet etmiş. Kızın yaptığı yemeklerden öylesine etkilenmiş ki, onu saray mutfağının başına geçirmiş. Kız, her daim kendi testisiyle padişaha yemek yaparmış. Ancak ne yazık ki, genç yaşında amansız bir hastalığa yakalanmış ve hayata veda etmiş. Kızın gözlerini yumduğu gün, testi de gizemli bir şekilde kırılmış.
Kırılan testiyle birlikte, o eşsiz lezzetler de kaybolmuş. Padişah, testinin sırrını çözebilmek için ülkenin dört bir yanındaki ustalara altın dolu küpler vadetmiş. Ancak hiçbiri, o eşsiz tadı tekrar yakalayamamış. Kızın yemeklerinin lezzetinde, Stephanos'un sevgi ve hüzün dolu gözyaşlarının büyüsü varmış.
Bugün Kapadokya'da, o genç kızın ve onun kırılan testisinin hikayesi, testi kebabıyla yaşatılıyor. Her bir testi, kırılarak servis edilirken, aslında bir baba ile kızının hüzünlü ama bir o kadar da güzel hikayesini anlatıyor. Bu hikaye, Kapadokya'nın bereketli topraklarından doğan bir aşkın, emeğin ve fedakarlığın destanıdır.
Comments